Size de öyle olduğu olur mu hiç? Hiçbir sebep yokken aniden yüreğinizin gökyüzünü koyu gri bulutlar kaplayıverir. Hatta yüreğinizin içindekileri bir yokluğun derinliğinde bırakan koyu gri bir sis de gelir yerleşir. Ve dediğim gibi bu aniden olur; hiçbir görünür neden yokken üstelik. Bu his gelip yerleşince yüreğinize sanki kaskatı kesilirsiniz. Yeryüzündeki, patlamış bir yanardağın lavları altında kaldıktan bin yıllar sonra ortaya çıkarılmış, formu hiç bozulmamış, hatta korkusu yüzünde donmuş varlık kalıntıları gibi. Ya da Michelangelo’nun mermerden yonttuğu damarlarını bile görebildiğimiz ve fakat içlerinde kan akmayan o donuk heykeller gibi.
Ama siz onlardan biri değilsiniz ve damarlarınızda sıcacık kanınız akmaya devam etmekte. Her ne kadar kaskatı kesilmiş hissediyor olsanız da. Sizin hayatınız size sormadan devam etmekte. Belki içinizdeki o gri bulutlar yüzünden bırakın yataktan çıkıp ayağa kalkıp hayata karışmayı; nefes bile almak istemiyor olabilirsiniz. Fakat kimse size sormaz. Hayat size sormaz. Akar gider ve size düşen de bu akışta devam etmektir. İsteyip istememeniz bir şey ifade etmez. Eğer gri, kara bulutlarınız geldiyse aynaya baktığınızda kendinizi değil de gözü ile burnu yer değiştirmiş; alnında kulağı bulunan; o geometrik şekilli post modern resimlerden birini görecekmişsiniz gibi gelebilir. Bu hisse kapılanlar sandıkları gibi olmadığını görerek defalarca kez şaşırmışlardır da muhtemelen. Ve gri bulutların gelmesiyle ‘an’ dan ‘an’ a gelip duran daha ne farklı hisler. Daha önceden benzer şeyler yaşayanlar için çok tanıdık bu anlattıklarım. Bir psikolog depresyon olarak adlandırabilir belki. Ağır acılar görmüş geçirmiş insanlar keder, kader diyebilir. Ve belki başka şeyler…
Hayatla baş edemeyen ve böyle olduğu için de yaşarken karşılaşageldiği irili ufaklı her soruna zırıldayan insanların sahip olduğu negatif bakış açısı ve dünyanın sonu gel ‘miş gibi’ hissi değil bahsettiğim yalnız. O kişileri ve onların yıkılmışlık hislerini görmezden gelmeyi, hafiften bir küçümsemeyle birlikte yok saymayı tercih ediyorum şimdilik; çünkü onlar bu yazının konusuyla ilgili değiller.
Ben bir tortudan bahsediyorum aslında anlayanlar için. Yaşamın nasıl bir şey olduğunu kavramış; doğrusunu da yanlışını da, acısını da tatlısını da, iyisini de kötüsünü de, güzelini de çirkinini de bilmiş; fark etmiş; ucundan kıyısından ya da en orta göbeğinden deneyimlemiş; dibine kadar yaşamış; iliklerinde hissetmiş insanların, bazen hayat denen deli nehir durulur gibi olduğunda, kendi kendilerine kaldıklarında, aniden geliveren o koyu gri bulutlardan bahsediyorum.
Mezar ziyaretlerinin insana verdiği o garip hisse benzer biraz bu. Hani serin; vücudunu değil de ruhunu titreten bir serinlik. Biraz da doğanın ortasında ıssızlığın içinde yapayalnız beklemek zorunda kaldığınız anda içinizde oluşan o duygu gibi. Çok sevdiğiniz veya hiç tanımadığınız biri tarafından haksızlığa uğratıldığınızda içinizde oluşan o burulma hissi gibi de biraz… Çok büyük bir hortuma tutulmuş bir şehrin hortum gittikten sonraki sessizliği gibi de sanki.
Aniden içinizin gökyüzünü kaplayıverir işte öyle. Bazıları, griliği çoktur; bazıları karalığı. Birkaç saniye kadar kısa da sürebilir gökyüzünüzün böyle kalması; saatler, günler, hatta yıllar da.
Ama eğer siz, o daha önce bahsettiğim, yaşamın nasıl bir şey olduğunu az ya da çok fark etmiş insanlardan biriyseniz, mutlaka açılacaktır gökyüzünüz. Neşeli bir yaz sabahında çınlayan, çay bardaklarının, kahvaltı tabaklarının seslerinin yükseldiği ve dağıldığı gökyüzünü nasıl berrak, mavi ve küçük pamuk bulutlara sahipse yine öyle olacaktır. İçinizdeki, akşamdan çiğ taneleriyle ıslanmış yeşil çimlerin üzerine uzanıp, beyaz bulutların şekillerini bir şeylere benzetebileceğiniz zamanlar gelecektir.
Belki bir gökyüzünüzden diğerine geçişleriniz bir saniyeden diğerine geçer gibidir. Çoook uzun sürmüş bir kışın ardından baharın gelişi gibi gecikmeli de olabilir. Ama er ya da geç olur. Gökyüzünüzdeki gri-kara bulutlar dağılır. Siz dağılmasını gerçekten istiyorsanız, mutlaka dağılır.
14.11.2021
Gökyüzümün gri, kara bulutlarla kaplandığı bir gün!
2 Yorum